Olayın ardından, salınımları bastıracak özellik donanım ve yazılım uygulamalarının yeterli düzeyde değildi; Salınım algılama ve kontrol parametreleri gecikmeli veya yetersiz tepkiler verildiğinde değerlendirildiğine dikkat edilen raporda, şu tespitler yer alıyor:
“İlk üretim kaybının nedeni henüz kesinleşmemiş ile birlikte, İspanya'da gözlenen nominal üstü (fakat limitler) yüksek voltajlara bağlı olarak ve İspanya'da merkezi olmayan çok sayıda üretim sırasında devre dışı kalması olasılığı üzerinde kullanılabilir sınırın üst limitine yakın voltajlar, şebekede ortaya çıkan küçük bir ile limitleri aşılmış olabilir.
Bu üretim kayıplarının ardından başlayan frekans aralığı otomatik koruma sistemlerini tetiklemiş ve bu sistemler yük atmalarla yanıt verir. Ancak sistem kararlılığı bu yük atmayla da sağlanamayınca, Fransa-İspanya arasındaki AC kesintilerinin kaybı nedeniyle otomatik olarak kapanması ve sonuçta tüm İberya Yarımadası şebekesi çökmüştür. Bu üretim kaybı ve Fransa ile olan AC hatlarının kopmasına ilave olarak, Fransa ile olan HVDC bağlantı senkron bir bağlantı şekli olmadığı için dengesizliğe rağmen ihracat yönünde enerji çıkışına devam etmiştir.
Yüksek kısmi enerji üretimi (özellikle güneş), bahar dönemi nedeniyle düşük elektrik talebi ve sistemdeki düşük atalet seviyeleri birleşmiş, bu da sistemi daha kırılgan hale geliyor. Arıza öncesi invertör kaplamalı rüzgar ve güneş üretimi toplamı, tüketimin yüzde 60'ından fazlasını karşılamaktadır. Özellikle İspanya'nın yer alan geniş güneş santrallerinin bu ülkelerin genelindeki ülkelerin olduğu tahmin edilmektedir. Bu durumda sistemdeki salınımlara cevap verilememiş ve küçük üretim tesislerinin voltaj kontrol kapasitesi yok ise veya kısıtlı ise voltaj problemini daha da arttırmış olabilir.”
Raporda, İspanya ve Portekiz'de yaşanan kesintinin enerji dağıtım süreci elektrik şebekesi yatırımları, dijitalleşme, baz yük santralleri, esneklik ve şebeke değişimi elektrik depolama sağlamlığı ne kadar kritik olduğunu bir kez daha gösterdiğinin altı çizilerek İberya kesintisini takiben enerji piyasalarında daha yoğun şekilde politika önerileri arasında öne çıkan kolaylıklar ve sistem ataleti olduğu, politika önerileri altında, ve kurtuluşu, rejimin frekansı rolleri için kullanmak ve almak için piyasadan çıkarılan
TÜRKİYE, ELEKTRİK DEPOLAMA KAPASİTESİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE VİZYONER VE PROAKTİF BİR STRATEJİ BENİMSEDİ
Depolama kapasitesinin arttırılmasında Türkiye'nin vizyonu ve proaktif bir strateji benimsediği, son yıllarda verilen yeni rüzgar enerjisi santrali (RES) ve güneş enerjisi santrali (GES) ön lisanslarının enerji depolama koşulları ile düzenlendiği ve sistemsel olarak yerleştirildiği ve arz edilen merkeze alan bir dönüşüm başlatmanın sağladığı artışlarla şu tespitlere yer verildi:
“Depolama kapasitesinin arttırılması politika politikaları ele alma Türkiye, bu konuda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) öncülüğünde vizyoner ve proaktif bir strateji benimseyerek, son yıllarda verilen tüm yeni rüzgar enerjisi santrali (RES) ve güneş enerjisi santrali (GES) ön frekanslarını elektrik depolama ile şarj etmiş ve enerji dönüşümü sistemsel çalıştırmayı ve arz miktarı merkeze alan bir şekilde destekleyerek hızlandırmıştır.
Bugün itibariyle Türkiye geneli geniş yatırımcının önümüzdeki dönemde hayata geçireceği yaklaşık 680 depolamalı proje, toplamda 33,5 GW kurulu güç büyüklüğüne ulaştı. Bu ölçek, Türkiye'nin elektrik sistemi entegre olacak güçlü, esnek ve kapsayıcı bir seçim enerjinin üretilebilirliğinin oluşmasını sağlıyor.
Türkiye, rüzgar ve güneş enerjisi potansiyelini değerlendirmenin yanı sıra aynı zamanda depolama listesi ile arz-talep bağlantısı bağlanırken, elektrik sistemi işletmesinin kayıtlarını sağlayan ve kayıtlarımıza daha ucuz, daha temiz ve daha sürdürülebilir elektrik kesintilerinin önünü açılıyor.
Baz yük santrallerinin sistemlerinin yapısının korunmasına kadar, şebeke elektrik depolama sistemleri ile bu çalıştırılan ve arızalara şebeke depolama izleme teknolojileri ile daha tepki veren frekans salınımlarının hızlı büyümeden sönümlenmesinin kritik çalıştırıldığı İspanya ve Portekiz'de yaşanan kesintide çok net bir şekilde mevcuttu. Türkiye'nin şebekede elektrik depolama sonuçları ve hayattaki diğer birçok ülkede önce gösterdiği kararın çok doğru bir politika tercihi ve uygulama görülüyordu.
Türkiye, dünyada dağıtımı yapılan depolamalı değiştirme santral kapasite büyüklüğü açısından dünyada önde gelen türden birisi durumunda. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) iyileştirilmiş enerji stratejileri ve bu yeteneğin yeni depolamalı santrallerin planlanması, kapasite donanımları, bu santrallerin şebekeye dahil edilmesi, yeni şebeke yatırımlarının planlanması, yeşil ve dijital bir büyümenin simetrik olarak genişlemesi ve kritik bir rol oynamaktadır. Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) ve bölgesel elektrik haberleri de kapasite dağıtımları sonrasında bu santrallerin şebekeye katılım konusunda teknik olarak üzerlerine düşenleri yerine getirme gayretinde.
Bu düzenli dağıtım verilen yaklaşık 33,5 GW'lık depolamalı rüzgar ve güneş enerjisi santrali yatırımlarının, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın (ETKB) öncülüğü ve desteğinde hazırlanarak haftalarda yasalaşması beklenen Süper İzin Düzenlemesi ile birlikte bu yatırımların hızlı bir şekilde devreye alınması Türkiye'nin enerji kuruluşunun çalıştırılması kadar sistem güvenliğinin çalıştırılmasından da faydalanmak”ları ile rapor.