Öne Çıkanlar KESTEL ARTVİN LİMAN Bursa Yol

Mostar Köprüsü'nün restorasyon ustası 52 yıldır tarihi yapılara hayat veriyor

Kırmızı, meslek hayatında her geçen gün kendisini geliştirerek mimari özellikleri dolayısıyla adeta medeniyetler arasında koridor açan camiden köprüye, kaleden manastıra, saat kulesinden kiliseye yüzlerce yıl önce taş işçiliğiyle inşa edilen birçok eserin restorasyonunda görev aldı.

Matkap, spiral, çivi, bıçak, çekiç ve törpü gibi çeşitli araç gereçleri kullanarak taşlara şekil veren Kırmızı, mesleğini son nefesine kadar sürdürmeyi hedefliyor.

Bosna Savaşı sırasında 1993'te topçu atışıyla yıkılan Mostar Köprüsü ile Sümela Manastırı, Erzurum Ulu Cami, İzmir Saat Kulesi, Bayburt Kalesi gibi bir çok yapının restorasyon çalışmalarında da yer alan Kırmızı'nın tek hayali ise memleketi Bayburt'taki Tarihi Taş Köprüyü aslına uygun yeniden inşa etmek.

"Beni en çok mutlu eden, Mostar Köprüsü'nün onarımında çalışmak oldu"

Bayburt'taki bir taş ocağında çalışmaya devam eden Ömer Kırmızı, AA muhabirine, mesleğe ilk adımı 1970'te babasının yanında attığını söyledi.

İlk olarak Erzurum Ulu Cami'nin onarımında çalıştığını anlatan Kırmızı, "Daha sonra Çifte Minareler, Yakutiye Medreseleri gibi yapılarda çalıştık. Babam rahmetli olduktan sonra ben arkadaşlarımla beraber işe devam ettim." dedi.

Köprülere özel ilgisi olduğunu, Erzurum'daki Tivnik Köprüsü'nün onarımından sonra tarihi köprülerin restorasyonunda çalışmaya devam ettiğini belirten Kırmızı, "Daha sonra Kayseri'de Şahruh Köprüsü, Muratpaşa Köprüsü'nde çalıştım. Adana'da Ak Köprü'nün onarım değil, neredeyse temelden yaptım. Daha sonra Sakarya'da Ali Fuat Paşa Köprüsü'nü yaptım. Bunlardan sonra Mostar Köprüsü'ne gittim." diye konuştu.

Kırmızı, Mostar Köprüsü'nün restore edileceğine dair 2001'de gazetede haber okuduğunu, yapının bir tarafı yıkılmış fotoğrafını görünce de çok etkilendiğini ifade etti. Kırmızı, bunun üzerine köprünün yapımında çalışmak istediğini o dönem birlikte iş yaptığı firma yetkilisine ilettiğini dile getirdi.

Türkiye, Fransa, İsrail ve Almanya'dan şirketlerin ihaleye girdiğini ancak onarım işini çalıştığı firmanın aldığını aktaran Kırmızı şunları kaydetti:

"O dönem çalıştığım firma, benim daha önce yaptığım köprülerin fotoğraflarını toplayarak bir dosya hazırlayıp Bosna'ya gitti. Ben de o sıralar Fransa'daydım. İhaleyi alınca beni aradılar. Fransa'da iyi para kazanmama rağmen dayanamadım, oradan Bosna'ya geçtim. UNESCO'nun 11 mühendisinin olduğu bir toplantıya girdim. Onlara köprüyü nasıl yapacağımı anlattım. Bana 'Senin ehliyetin, diploman nedir?' diye sordular. Ben de ortaokul mezunu ve usta olduğumu söyledim. Benden köprünün maketini yapmamı istediler ve onay verdiler. Özellikle Alman mühendisler, 'Bu usta burayı yapacak.' diye beni desteklediler. Öylece başladık ve güzel bir şekilde tamamladık. Bunların içerisinde beni en çok mutlu eden Mostar Köprüsü'nün onarımında çalışmak oldu. Çünkü babam oraya aşıktı."

"Taş işçiliği eskiden daha zordu ancak sağlam eserler ortaya çıkıyordu"

Taş işçiliğinde en önemli projesinin Mostar Köprüsü'nün yeniden yapım çalışmalarına katılmak olduğunun altını çizen Kırmızı, "Ömrüm yeterse Bayburt'a da bir köprü yapmadan ölmek istemiyorum. Merkezdeki Taş Köprüyü yapmak istiyorum, arzum o. Aynı köprüyü ben Kayseri'de yaptım. Şu andaki hayalim orayı yapmak." dedi.

Ömer Kırmızı, taş işçiliğinin eskiden daha zor olduğunu ancak sağlam eserler ortaya çıktığını söyledi.

Yeni camilerdeki taşların kısa süre sonra düştüğünü gördüğünü anlatan Kırmızı, "İnce yani 4-5 santimetrelik taşlar konuluyor. Biz 25-30 santimetrelik taşlar koyuyorduk. Ben de 4-5 santimetrelik taşlarla yaptım ama hiçbir şey olmadı. Şimdi ustalık yok artık. Bu makineler çıkınca ustalık öldü." diye konuştu.

"Osmanlı torunusunuz değil mi? Övünüyorsunuz, Osmanlı burayı eliyle yonttu, yaptı"

Kırmızı, eskiden ustaların bir günde minareye konulacak taşlardan 9'unu zor yontabildiğini vurgulayarak şöyle devam etti:

"Şu anda onu yapan yok. Bayburt'ta arasan 10 usta çıkmaz taşı yeniden yontup hazır hale getirip duvara koyacak. Hep alıştılar tahta gibi taşları duvara koymaya. Bir-iki yıl sonra da taşlar oynamaya başlıyor. Bosna'da biz çalıştığımızda, 'Osmanlı torunusunuz değil mi? Övünüyorsunuz, Osmanlı burayı eliyle yonttu, yaptı.' dediler. Matkap, spiral görünce bunlara izin vermediler. Biz de bunu yasakladık, hepsini elimizle yaptık. Taşlar kesilip geliyordu. Bütün taşları elimizle işledik. Şu anda o işlemeler, eskinin işi yok."

Ömer Kırmızı, son birkaç yıldır bahçe işleriyle de uğraştığını ancak daha ağır olmasına rağmen taş işinde kendini mutlu hissettiğini ifade etti.

Taşlarla uğraşırken yorulmadığını aktaran Kırmızı, "Yıllardır taşla yoğrulmuşum. Bazen yatarken bile aklım yaptığım işte kalıyor, diyorum ki 'Şurada bir noksanlık var, bir hatam var'. Bunları hep gece hesaplıyorum. O kadar bu işle özdeşleşmişim." dedi.

Kırmızı, insanın işini sevmesinin önemine de işaret ederek şu değerlendirmede bulundu:

"Adapte olursan başarılı olursun. Vurdumduymaz olursan o işi başaramazsın. Hep bileğimle çalıştım. 10-15 yıldır ufak işler alıyorum. İşçi çalıştırıyorum. Kendim paramı almadan, işçinin parasını veriyorum. Allah yardım etti, bugüne kadar bileğimle evimi de daha fazlasını da yaptım. Allah'a şükür sıhhatim de yerinde."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.