Amerikalı stüdyo WORKac, New York'ta yenilediği 19. yüzyıldan kalma yapının tepesine, katlanmış formda metal çatısıyla geniş bir teras katı ekledi.Stealth Building adı verilen proje, başlangıçta ticari amaçlı kullanılan ve şehrin en eski dökme demir cephelerinden birine sahip olan binanın, metal çatılı yeni bir teras katı eklenmesiyle birlikte yenileme çalışmalarını kapsıyor.
Ofis yenileme projesinin, çağdaş mimarinin tarihi koruma ile harmanlanması konusunda dikkatli bir yaklaşım gerektirdiğini belirtiyor.
Merkezi Kent Komisyonu kararına göre teras katının, sokaktan bakıldığında görünür olmayacak şekilde tasarlanması gerekiyordu. Az katlı binanın birkaç blok öteden net görüşlere olanak sağlıyor oluşu göz önüne alındığında bu şartın yerine getirilmesi zordu. Bunun üzerine ofis, teras katının görünürlüğünü en aza indiren eğimli, heykelsi bir çatı tasarlamaya karar verdi.
Aynı zamanda, terasın fark edilmesi, binanın dairesel çıkıntısı ve eski bir asansör bölmesi ile engellendi. 1857 yılında tamamlanan binanın cephesi tamamen restore edilerek, diğer yapılarla tezat oluşturması için koyu renge boyandı.
Ofis, yapıdaki sütun başlarının yıllar içinde tahrip olması nedeniyle, cam elyaf takviyeli betondan modern düzenlemeler üretmek için Zürih merkezli mimar ve programcı Michael Hansmeyer ile işbirliği yaptı. Hansmeyer, geliştirdiği yazılımla orijinal sütun başlarının oranlarını taklit ederek fraktal tarzda çiçek desenli unsurlar üretti. Her daireye mutfak, banyo ve depolama alanından oluşan ahşap bir hacim tasarlandı. Hacimlerin üstüne oturma köşesi ve iç mekan bitkilerinin olduğu bir alan eklendi. 315 metrekare büyüklüğündeki üç terasın her katı örgü parmaklıklı bir merdivenle birbirine bağlandı. Yatak odaları ve salon ilk kata, mutfak ve yemek odası ikinci kata yerleştirildi. En üst kat ise çatı katı olarak tasarlandı. Terastaki asansör bölmesi jakuzi olarak değiştirildi.
kaynak: arkitera.com
Ofis yenileme projesinin, çağdaş mimarinin tarihi koruma ile harmanlanması konusunda dikkatli bir yaklaşım gerektirdiğini belirtiyor.
Merkezi Kent Komisyonu kararına göre teras katının, sokaktan bakıldığında görünür olmayacak şekilde tasarlanması gerekiyordu. Az katlı binanın birkaç blok öteden net görüşlere olanak sağlıyor oluşu göz önüne alındığında bu şartın yerine getirilmesi zordu. Bunun üzerine ofis, teras katının görünürlüğünü en aza indiren eğimli, heykelsi bir çatı tasarlamaya karar verdi.
Aynı zamanda, terasın fark edilmesi, binanın dairesel çıkıntısı ve eski bir asansör bölmesi ile engellendi. 1857 yılında tamamlanan binanın cephesi tamamen restore edilerek, diğer yapılarla tezat oluşturması için koyu renge boyandı.
Ofis, yapıdaki sütun başlarının yıllar içinde tahrip olması nedeniyle, cam elyaf takviyeli betondan modern düzenlemeler üretmek için Zürih merkezli mimar ve programcı Michael Hansmeyer ile işbirliği yaptı. Hansmeyer, geliştirdiği yazılımla orijinal sütun başlarının oranlarını taklit ederek fraktal tarzda çiçek desenli unsurlar üretti. Her daireye mutfak, banyo ve depolama alanından oluşan ahşap bir hacim tasarlandı. Hacimlerin üstüne oturma köşesi ve iç mekan bitkilerinin olduğu bir alan eklendi. 315 metrekare büyüklüğündeki üç terasın her katı örgü parmaklıklı bir merdivenle birbirine bağlandı. Yatak odaları ve salon ilk kata, mutfak ve yemek odası ikinci kata yerleştirildi. En üst kat ise çatı katı olarak tasarlandı. Terastaki asansör bölmesi jakuzi olarak değiştirildi.
kaynak: arkitera.com
